Başlık
#EvdeKal #Dergi #Kitap #Oku
Kolay Sipariş ve Ödeme
24 Saatte Kargoda!
S - 1077
Sebilürreşad Haziran 2022 - 1077 Sayısı
Buhranlarımız, bir
“çıkış yolu” adlı çalışma!
Sebilürreşad yazarlarımızdan Said
Halim Paşa, velud/verimli bir fikir ve düşünce insanıdır. Bugün, dünyanın
yaşadığı ve ülke olarak bizimde artık aurosundan etkilendiğimiz buhran, aslında
son yüzyılın başında Osmanlı’nın yüzleştiği, paylaşım savaşıyla sonuçlanarak
acı bir fatura ödediği savaşın getirdikleriyle bugün dünyanın yüzleştiği hadise
sebepleri bakımından farklı olsa da sonuçları bakımından aynıdır. Ve eğer
dikkat edilmezse fiziki sonuçlar bakımından da Osmanlı’ya yaşatılan acı reçete
ülke olarak bizimde karşılaşacağımız bir sonuç doğurabilecektir.
Mehmet Akif üstadın ve
Sebilürreşad çevresinde kümelenen vatansever, inançlı, İslami hayatın içinde
“birlik ve beraberlik” dili geliştiren isimlerin tümü yüzleştikleri bu
sorunların çözümü için hem fikir hemde sahada aktör olarak yer almış isimlerden
oluşmaktadır. Sebilürreşad olarak geçtiğimiz yıl “Çıkış Yolu” özel sayısı
hazırlayarak ülkemizin her sahada fikir ve düşünce üreten isimlerinden yazı ve
makalelere yer vermişti. Ancak salgın hastalıkla beraber derinleşen ekonomik
buhran, ciddi bir tesir alanına doğru ilerlerken yüzyıldan ders alarak, yarına
dair fikir ve düşüncelerimizi masaya yatırmak ve dergimizde yer vererek ülkemize
ve dünyaya katkı vermeye çalıştık.
***
Bu sayıda yazılarıyla katkı veren
tüm isimlere ayrıca teşekkür ederken, Cevat Akkanat’ın özel gayretine teşekkür
ediyorum. Yine, Yunus Emre Altuntaş’ın Said Halim Paşa ekseninde ele aldığı
makalesiyle, Canan Olpak Koç’un “Akif ve İkiz Buhran” adlı makaleleri dönemin
fotoğrafını çekmeye yetiyor. Koç’un makalesinde yer verdiği, “Mehmet Akif,
yarım asrı aşan ömrüne birçok farklı siyasal süreci sığdırır. Onun hikâyesi
yalnızca 1873 ile 1936 yılları arasında denilemez. Onun ömrü Osmanlı ile
Cumhuriyet arasındadır. Sırasıyla II. Abdülhamid dönemi, I. Meşrutiyet, II.
Meşrutiyet’in ilanı, İttihat ve Terakki yönetimi, Trablusgarp, Balkan Savaşları, I. Dünya
Savaşı ve Milli mücadele yılları… Tek bir ömre sığan bin yıllık tarihin özeti
gibi. Akif’in yirminci yüzyılın ilk çeyreğindeki şahitliği bu nedenle oldukça
değerlidir. İçten ve dıştan kaynaklı zor yılların şahidi ve şairi olur. Mehmet
Akif’in ilk buhranına kaynaklık eden hüznü toprak kayıplarıyla başlar. Yürekten
bağlı olduğu Osmanlı artık eski şaşalı yıllarını yaşamaz. Öteden beri duyarlı,
algıları açık bir genç olarak yetişmiş olan Akif’in her sorumluluk sahibi insan
gibi bu duruma üzülmemesi mümkün değildir. Kayıtsızlık onun hayatta
başaramayacağı tek hâldir. Lakin onun için fark etmek yeterli değildir.
Balkanlar, kutsal topraklar elden gitmeye başlamıştır. Lise yıllarında
mürekkebi daldırdığı kalemi bu kayıpları anlatmaya başlamalıdır. Çünkü
kaleminden dökülen karanlık yalnız mürekkebin koyuluğu değil içinde çöreklenmeye
başlayan buhranın dökülüşüdür. Dolayısıyla Mehmet Akif, buhran adamı olmaktan
aksiyon adamı olmaya Balkan savaşlarının ardından başlar…” tespitine katılmamak
olmaz.
***
Bu sayıda yine içeriğiyle dolu
bir Sebilürreşad hazırladık. Ama okurlarımıza özür borcumuzu ifade edelim. Bu
yıl Şubat sayısından sonra yaşanan artış/zam ne ise adı, baskı süreçlerinde
Sebilürreşad’ı hayli zorladı. Altıncı yılında ilk defa zamanında baskıya
giremedik ve okuyucuya ulaşamadık. Ancak kriz şuan etkilerini sektörümüze yerleşik
hale getirdi bu nedenle Haziran sayımızdan itibaren her ayın ilk haftası
yayınlanmaya devam edeceğiz. Elimizde olmayan sebepten kaynaklanan bu durum
için özrümüzün kabulünü istirham ederiz.
Yeni sayıda görüşmek ümidiyle…